Balyoz: Hukuk Dışı Bir İddia Daha….

Yeni bir hukuksuzluk ve yargısız infazla karşı karşıyayız. İnsana akıl ve mantık dışı bir iftira dedirtecek bir komplo. Hem de yine Albay Dursun Çiçek hakkında. İşte kan davasına dönüştürülen yargısız infazın son halkası:

Türk Silahlı Kuvvetleri ile onun ülkesini ve milletini canından çok seven personelini hedef alan yeni komplolar var. Tam yedi yıl önce Birinci Ordu Komutanlığı Karargahında icra edilen bir seminerde Balyoz adıyla bir darbe planı hazırlandığı senaryosuna yeni halkalar ekleniyor. Bahse konu plana destek vermesi düşünülen ve Türkiyenin değişik bölgelerinde görev yapan müzahir subayların listelerinin hazırlandığı ileri sürülüyor. Onlarca subayın adının bulunduğu öğrenilen işte bu listelerden birinde Albay ÇİÇEK’in de adının olduğu iddiaları var. “Akdeniz Bölgesi Müzahir Subaylar Listesi.” Yani her bölge için benzer listelerden bahsediliyor. Listeyi kimin hazırladığı ise meçhul.

İşte bu şüpheli listeler gerekçe gösterilerek, o dönemde İskenderun’da görev yapan bir Kurmay Albay hakkında soruşturma açılması, hatta yakalama kararı ile hakkında iddianame hazırlanması, yeni bir yargısız infaz değil de nedir? 2001-2004 yılları arasında İskenderun’da Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı yapan, her celp döneminde binlerce Türk gencinin vatan görevine başladığı bahse konu alayda onları bir aile şefkati ile karşılamak ve eğitmek için vefakar alay personeli ile zamana karşı yarışan Albay Dursun ÇİÇEK İstanbul’da hazırlandığı iddia edilen bir plana nasıl destek verecekmiş? Bu hukuk ve akıl dışı bir iddia. 1.100 km. uzaktan, ne seminerden ve ne de plandan haberi olmayan bir subay müzahir subaylar listesine dahil edilmiş. “Bu listeyi kim hazırlamış, Alb. ÇİÇEK’e bir şey sorulmuş mu, onun bu listelerden ve seminerden haberi var mı?, Yedi yıl bu listeler nerede saklanmış ve niçin 2010 yılı beklenmiş? listelerde yer alan bilgiler neden planın hazırlandığı iddia edilen 2003 yılına ait değil veya sözde plan ortaya çıktığı 2010 yılına ait bilgiler değil de Mart 2009 dönemine ait personel görev bilgilerini içeriyor? Listelere yazılan isimleri kim seçmiş, bu seçimde özel bir maksat veya kan davasına dönüşen bir hukuksuzluk ve yargısız infaz var mı, Taklit İmzalı Sahte Belge, Erzincan ve Kafes olmadı, acaba Balyoz olur mu,” diye ortaya konulan bir komplo var mı?” şeklinde insanların aklına takılan soruları ve şüpheleri sıralamak mümkün. Gerçeklerin peşinde olan duyarlı her Türk vatandaşı, benzer sorulara makul ve mantıklı cevaplar bulmakta zorlanıyor. İnsanlar bahse konu hukuksuzluğa ve yargısız infazlara cesaret edenlerin biraz adil ve vicdan sahibi olmalarını ümitle bekliyor.

Faili meçhul bir listede adı var diye bir subaya yakalama kararı çıkartmak “Yakalama Kararına İtİraz“daki gerekçeler de göz önüne alındığında hukukla hiçbir alakası yoktur.  Bu hukuksuzlukların ve yargısız infazların hukuki ve vicdani hesabını kim soracak? Fiilen gerçekleşme olasılığı sıfır olan bahse konu komplolara alet olanların hukuk bilgisinden öte, vicdanlarından şüphe etmemek mümkün mü? Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan bir ülkede demokrasi ve hukuk adına sergilenen bu yargısız infazlara karşı, vicdan sahibi insanlar, demokrasi ve adalet adına yapılan hukuk katliamları için; yeter artık demekten başka bir ifade bulamıyor.

Demokrasi ve insan haklarından bahsedenler, milli birlik ve kardeşlik projesi açılımı nutukları ile 30 yıl önceki yapıldığı ileri sürülen haksızlık ve hukuksuzluklar için gözyaşı dökenler, 2010 yılında yapılan hukuk katliamlarına seyirci kalmakla, hatta destek vermekle insanlık suçu işliyorlar. Aylardır ortaçağ hukuk anlayışı ile tehdit edilen insanlar, bu ülkeye ve millete yıllarca canı ve kanı pahasına hizmet etmiş askerler değil mi? Bu kinin ve nefretin kaynağı, bir komplo ile insan hak ve hürriyetleri ayaklar altına alınan subaylara yönelik insanlık dışı hukuksuzlukların nedeni, aynı askerlerin vatan ve millet sevgisi mi? Stj. Avukat İrem ÇiÇEK